Patolojik Kıskançlık (Othello Sendromu) ve Haset

Haset ve kıskançlık rekabetle ilgili olan ve birbirileriyle ilişkisi olan iki farklı duygudur

Klinik Psikolog Tuğba KOÇ

7/14/20245 min read

Patolojik Kıskançlık (Othello Sendromu) ve Haset

Haset ve kıskançlık rekabetle ilgili olan ve birbirileriyle ilişkisi olan iki farklı duygudur

Haset ve kıskançlık rekabetle ilgili olan ve birbirileriyle ilişkisi olan iki farklı duygudur. Bu duygular temel ve evrensel duygular olmamakla birlikte bu iki duyguya çoğunlukla başka duygular da eşlik edebilir.

Özellikle öfke, üzüntü, korku, değersizlik, çaresizlik gibi duyguların haset ve kıskançlık duygularıyla ilişkili olabileceği düşünülmektedir. Haset ve kıskançlık genellikle birbiriyle aynı olduğu düşünülen duygulardır ancak benzeştiği noktalar olmakla birlikte farklı iki duygudur.

Peki kıskançlık mı haset mi?

Genel olarak yapılan araştırma ve tanımlamalara bakıldığında haset, bir kişinin diğerinin sahip olduğu şeyleri (statü, meslek, evlilik, eşya, zengilik, ün vs.) elde edemediğinde, onlara sahip olmak istediğinde, karşı tarafın sahip olduklarını kaybetmesini arzuladığında ortaya çıkan bir duygudur. Bu anlamda haset duygusunda iki kişi vardır. Bunlardan birincisi haset duyan kişi, diğeri ise haset duyulan özelliklere sahip olan kişi. Haset duygusu yaşayan kişi, bunu sadece birisine karşı değil birçok kişiye karşı hissedebilir. Kendisinin sahip olduklarıyla diğerlerinin sahip oldukları arasında kıyasa girer. Haset, olumsuz ve başkaları tarafından kabul görmeyen bir duygudur. Olumsuz olması ve diğerleri tarafından kabul görmeyen bir duygu olması nedeniyle genellikle bastırmaya, reddetmeye ve gizlenmeye çalışılan bir duygudur. Bu nedenle kişiler haset duygusuyla baş edebilmek ya da kaçınmak için birtakım yöntemler izleyebilirler.

Haset duyulan kişinin başarılarını küçümsemek ve değersizleştirmek, üstün olduğu düşünülen kişiden uzaklaşmak, diğerlerinin sahip olduklarını başarısına değil de şans gibi dışsal etmenlere bağlamak bu yöntemlerden bazılarıdır. Ayrıca haset duygusu yaşayan birey, diğerlerinin başarısından acı çekerken başarısızlıklarından da keyif alır. Özellikle karşı tarafın yaşadığı olumsuz durum ve olayları hak ettiğini düşünerek kendisinin daha avantajlı konuma geçtiğini düşünerek bu durumdan haz alabilir. Hasetlik, tamamen olumsuz bir durum gibi görünse de belli düzeyde yaşandığında işlevsel olabilir. Eğer kişi, kendinden daha üstün olduğunu düşündüğü kişilerden yola çıkarak, kendinde eksik olanları tamamlamak ya da sahip olmak istediklerini elde edebilmek için farklı yollar denemesi açısından motivasyonel ve işlevsel olabilir. Ancak haset duyan kişi, kendini geliştirmekten ziyade düşmanca ve karşı tarafın her şeyini kaybetmesiyle ilgili yoğun bir istek duyuyorsa son derece işlevsiz ve patolojiktir.

Kıskançlık duygusu ise sahip olunan ilişkiyi kaybetmekten korkulduğunda ya da hali hazırda kaybedildiğinde ortaya çıkar. Bu ilişkilere örnek olarak romantik ilişki, arkadaşlık ilişkisi ve aile ilişkisi örnek verilebilir. Hasetliğin aksine kıskançlık duygusu, nesnelere ve karşı tarafın sahip olduğu eşyalarla ilgili değildir. Kıskançlık duygusu yaşayan bireyin en çok korktuğu durum, ilişkide olduğu karşı tarafın, kendisine karşı olan duyguları kaybetmesi ya da bu duyguları başka birine yöneltme tehdidiyle ilgilidir.

Ayrıca direkt olarak kişiyi kaybetmekten ziyade o kişiden alınan ilgi, şefkat, sevgi, destek ve doyum gibi hisleri kaybetmekten endişe duymakla ilgilidir. Kısacası haset, sahip olmadığınız ve karşı tarafta olan bir şeye karşı ortaya çıkan bir duyguyken, kıskançlık ise içinde bulunulan ilişkiyi kaybetme tehdidiyle ilişkilidir. Örneğin, arkadaşınızın çok fazla arkadaşı olmasına ve sosyal ilişkilerini geliştirmiş olmasına ilişkin haset duyabilirsiniz. Kıskançlık ise ilişki içinde olduğunuz arkadaşınızın, diğerleriyle olan ilişkisinin daha samimi ve içten olması ve dolayısıyla sizin aranızdaki ilişkiyi olumsuz yönde etkileyerek arkadaşınızı kaybetme tehdidi hissetmenizle ilgilidir. Haset duygusunda iki kişi varken kıskançlıkta üç kişi söz konusudur. Bunlardan birisi kıskanan kişi, diğeri kıskanılan yani ilişki içinde olunan kişi, bir değeri ise bu ilişkiyi tehdit edebilecek kişi veya kişilerdir. Kıskançlık duygusu da tıpkı haset duygusu gibi tamamen olumsuz ve yıkıcı bir duygu olarak bilinir.

Kıskançlık, patolojik düzeyde olduğunda yıkıcı bir duygu olabilir. Karşı tarafı kaybetme korkusuyla baskılamak, psikolojik şiddet uygulamak, kısıtlamak, sürekli takip etmek, her daim tetikte olmak, yoğun şüphe duymak gibi durumlar işlevsiz ve patolojiktir. Böyle durumların varlığında Othello Sendromu yani patolojik kıskançlıktan söz edebiliriz. Patolojik düzeyde kıskançlığı (Othello sendromu) olan bireyler, romantik ilişkilerinde karşı tarafın sürekli olarak kendisini aldattığına yönelik yoğun bir şüphe duyar. Sorgulayıcı ve suçlayıcıdır. Sürekli olarak karşı tarafın kendisini aldattığına dair kanıtlar arar, kanıt bulamasa bile aldatıldığından neredeyse emindir. Yaşadığı kıskançlık paranoya düzeyindedir, karşı tarafı tamamen izole etmek ister.

Partneri ev dışına çıktığı anda yoğun bir korku yaşar ve karşı tarafa özel alan tanımak istemez. Aynı durum arkadaşlık ve aile ilişkilerinde de yaşanabilir. Kişi, arkadaşlık ilişkisi kurduğunda o kişinin hayatının merkezinde olmak ister, karşı tarafın başka arkadaşları olmasını kabullenemez ve bunu engellemek için elinden geleni yapabilir. Tüm ilişki örüntüsünde (arkadaşlık, romantik ilişki, aile ilişkisi) ilgi, sevgi ve şefkatin kendisinde olmasını ister, kimseyle paylaşmaya hatta paylaşma ihtimaline bile tahammül edemez. Eğer bu ilgi ve sevgi başkalarıyla da paylaşılıyorsa bu durum kişi için acı verici ve dayanılamaz bir hal alır. Ancak yakın ilişkilerde duyulan kıskançlık duygusu belli bir düzeyde olduğunda düşünülenin aksine zararsızdır. Belli bir düzeyde olan kıskançlık duygusu; ilişkinin önemini fark etmek, ilişkide iletişimi artırmak, karşı tarafa anlayışlı olmak ve o ilişkiye gösterilen özeni geliştirmek düzeyindeyse ve olumlu yönlere katkı sağlıyorsa düşünelinin aksine işlevsel ve zararsızdır, hatta tam aksine faydalı ve kabul edilebilir düzeydedir.

Özetle haset ve kıskançlık, farklı iki duygu olmakla birlikte sosyal konumu geliştirmek, kendinizi korumak, değer verilen ilişki ve nesnelerin önemini fark etmek, kendinizi geliştirmek açısından işlevsel duygular olabilmektedir. Ancak diğer duygularda olduğu gibi haset ve kıskançlık duygusu da patolojik bir boyuta ulaşabilir. Toplumda tamamen olumsuz olarak bilinen bu duygular, işlevsel düzeyde yaşansa bile insanların itiraf etmekten son derece kaçındığı duygulardır. Siz bu duyguları hissediyor musunuz? Hissediyorsanız verilen örnekler bağlamında işlevsel mi yoksa işlevsiz düzeyde mi olduğunu düşünüyorsunuz? İşlevsel de olsa işlevsiz de olsa bu duyguların size ait olduğunu ve bunları bastırmaya çalışmanın size faydadan ziyade zarar verebileceğini unutmayın. Bu duygularla baş edemediğinizi düşündüğünüz noktada uzmanlardan yardım almaktan ve duygularınızı rahatlıkla paylaşmaktan çekinmeyin.