Aleksitimi nedir?

Sosyal bir varlık olan insan, doğduğu andan itibaren diğerlerinin varlığına ihtiyaç duyar ve bu ihtiyaçlarını giderebilmek için diğerleriyle iletişim kurması gerekir

Klinik Psikolog Tuğba KOÇ

7/14/20242 min read

Aleksitimi nedir?

Bireylerin sağlıklı ve dengeli bir ilişki kurabilmesi için duygu, düşünce, davranış ve fizyolojik tepkilerinin birbiriyle uyumlu ve bir bütün halinde olması gerekir. Ancak bütünlüğün bozulması ya da sağlıklı bir şekilde geliştirilememesi insan için bir tehdit oluşturmaktadır.

Sağlıklı ve dengeli ilişkiler için gerekli olan bu bütünlüğün gelişmesini sağlayan en önemli unsur ise duygulardır. Duygular, insan yaşamının her anını etkileyen, hayatı anlamlı kılan, hayat amacını oluşturan özelliklere ve öneme sahiptir. İnsan yaşamı için bu denli öneme sahip olan duyguların anlamlandırılması ve düzenlenmesi gerekir.

Peki duygularınızın hiç farkında değilseniz?

Aleksitimi, ‘’duygular için söz yokluğu’’ anlamına gelmektedir. Duyguları anlamakta zorluk çekmek, isimlendirememek, ifade edememek ve duyguların farkında olmama gibi durumlarla tariflenen aleksitimi, kişilik özelliği olarak kabul görmektedir.

Bu anlamda birçok psikopatolojik duruma eşlik ettiği bilinmektedir. Madde bağımlılığı, depresyon, kaygı bozuklukları, yeme bozuklukları, obsesif kompulsif bozukluk ve travma sonrası stres bozukluğu gibi rahatsızlıklar bunlardan bazılarıdır.

Aleksitimi, öncelikle kişiler arası ilişkilerde güçlük çekme ile başlayan bir sorundur

Duyguların hayati bir öneme sahip olduğu toplumsal yaşantıda, aleksitimik bireyler bu topluma yabancı hatta başka bir dünyadan gelmiş izlenimi verebilirler. Akademik başarı ve iş yaşamında yüksek düzeyde başarılı oldukları görülür çünkü duygularından kaçınmak için bu alanlara daha fazla yönelebilirler. Günlük yaşam içinde düşünebilir, anlatabilir ve ilişki kurabilirler. Ancak duygu ve düşünce arasında bağ kurmakta ve onları ayırt etmekte zorlanırlar.

Bu nedenle diğerleri tarafından ‘’tuhaf’’ kişiler olarak görülebilirler. Aleksitimik bireylerin hayal güçleri de oldukça zayıftır. Kurulan hayaller gerçekliğe uygun, kuru ve renksizdir. Geçmiş yaşantılarını hayal ederken duygu yüklü bir canlandırma yapamazlar. Duygularını anımsatacak hayallerden kaçınırlar. Hatta çoğu zaman hiç hayal kurmazlar. Rüyalarını hatırlamakta güçlük çekerler, hatırladıkları rüyaların içeriği de genellikle günlük yaşam olaylarındaki gerçekliğe uygundur.

Düş, hayal ve duyguların eksikliği, olaylar karşısında daha detaycı ve işlemsel olmalarına neden olur. Hayal kurma becerilerindeki eksiklik nedeniyle yaratıcı olmakta güçlük çekerler. Çevrelerindeki insanlar tarafından genellikle ‘’donuk, sıkıcı, kaba ve duygusuz’’ olarak tariflenirler. Tüm bu güçlüklere rağmen çevreleriyle uyum içinde yaşayabilirler.

Çünkü mekanik ve işlevsel düşünme eğilimindedirler. Kendi iç dünyalarında daha mekanik ve problem çözme odaklı bir süreç deneyimlerler. Bu nedenle karşılaştıkları sorunlara somut çözümler bulma konusunda usta hale gelmişlerdir. Bu özellikleri dolayısıyla çevre tarafından ‘’uyumlu ve sorunsuz’’ olarak tariflenirler.

Her ne kadar uyumlu ve sorunsuz gibi görünseler de aslında bu uyum ‘’yalancı normallik’’ olarak tanımlanmaktadır

Aleksitimikler genellikle birlikteliği seven ve paylaşıma açık bireylermiş gibi görünmeyi tercih ederler. Ancak bu konuda doğal davranamazlar. Sosyal durumlara uyum sağlıyor görünürler fakat diğerleri gibi olamadıklarının da farkındadırlar ve bunu gizlemeyi tercih ederler.